Sosyal Demokrasi Vakfı
SODEV Başkanı Aydın Cıngı’nın
BASIN AÇIKLAMASI
(19.03.2008)
Olgun demokrasilerde siyasal partiler, ilke olarak, kapatılmaz, kapatılmamalıdır. Ancak, bu türden demokrasilerde, siyasal partiler de, ilke olarak, demokrasiye zarar verecek girişimlerde bulunmazlar, bulunmamalıdırlar. Öte yandan tüm demokratik sistemler, korunma mekanizmalarıyla donanmışlardır. Bunlardan birisi, yasa koyucu ve siyaset yapıcılar tarafından oluşturulmuş bulunan mevcut yasalar uyarınca harekete geçtiğinde, hiç kimse o kuruma “görevini niye yapıyorsun?” diye sitemde bulunamaz. Hiçbir parti, “ben çoğunluğun oyuna sahibim, yargının denetimi bana işlemez” savında bulunamaz. Hukuk denetiminden değişik yöntemlerle kaçınmak, hukuk ve demokrasi dışı müdahalelere alan açmakla eşanlamlıdır.
Şu anda TBMM’de temsil edilen iki siyasal partinin dosyası “kapatılma” istemiyle Anayasa Mahkemesi’nin önündedir. DTP ile ilgili olanı, “kendine demokrat” AKP’nin ilgisini çekmemişti. Öte yandan, toplum katında varlığı süren bir siyasal eğilimin, bir parti olmazsa bir başka parti aracılığıyla, ama mutlaka bir temsil yolu bulacağı gerçeği de, bu arada, gözden kaçırılmamalıdır. Nitekim geçmişte, “bölücülük” ya da “laiklik karşıtlığı” gerekçeleriyle kapatılmış bulunan partilerin yerine hemen yenileri oluşturulmuştur. Sorunun başka bir yerde olduğu kavranmalı; seküler toplum yapısı ve çoğulcu demokrasi, “muhafazakar” ya da “Kürt” seçmene, güven verici ve gerçekten demokrat önderler ve siyasal partiler eliyle benimsetilmelidir. Aksi takdirde, parti kapatarak yalnızca demokrasiden uzaklaşılmış ve partisi kapatılan akımlar güçlendirilmiş olur.
Esasen Yargıtay Başsavcısı’nın istemi; son dönemde “türban” sorunundaki beceriksiz dayatmacılığı, emekçileri sokağa döken “sosyal güvenlik” anlayışı ve de önderlerinin otokratik ve kavgacı tarzı dolayısıyla yıpranmakta olan AKP için bir tür can simidi işlevi görmüştür. Özünde totaliter ve baskıcı olan “eski dinci” kadro, geleneksel “mağduriyet” temasını bundan böyle, kuşkusuz ki, daha da inandırıcı bir biçimde kullanabilecektir. Demokrasi anlayışından nasibini almamış olduğu ortaya çıkmakta olan bir parti, salt kendisine karşı bir “demokrasi ayıbı” işlendiği gerekçesiyle, şimdi “demokrat” olarak pazarlanmaktadır. AKP’ye yöneltilen iddiaların ve kapatılma isteminin, demokrasi yolundan çok ayrı olduğu pekala bilinen “yollarda yıllardır tüm engellere karşın beraber yürüyen” bir kadroyu ve hedeflerini mitoslaştırmaya yarayacağı bellidir.
Son seçimde elde ettiği yüksek oy oranının AKP’yi bir tür zafer sarhoşluğuna soktuğu pek çok gözlemci tarafından saptanmış ve ona aşırılıklardan sakınması, çoğunlukla mutlak egemenliği eşdeğer sanmaması yolunda uyarılar yapılmıştı. Şimdi bunları anımsatmak, kapatılma ve yasaklanma girişimlerinin alkışlanmakta olduğu anlamına gelmemelidir. Ne var ki, bugün hala, AKP önderi ve kimi yoldaşları, süreci ağır başlı biçimde göğüsleyip geçmiş hataları onarma yolunda bir fırsat olarak değerlendireceklerine, “yargı” temsilcilerini ağır sözlerle suçlamakta ve toplumu son bireyine kadar kutuplaştırıp kamplara ayırmaktadırlar. Başbakan ve AKP yöneticileri bu davranışlarıyla hem topluma hem de kendilerine kötülük ettiklerinin bilincine varmalı ve sakinleşmelidirler. Takınacakları vakur tutum ve bundan böyle izleyecekleri uzlaşmacı çizgi, davranışlarını toplumun ve savunmalarını da yargının gözünde daha inandırıcı kılacaktır.
İstiklal Cad. Bekar Sok. 22/2 Beyoğlu 34435, İSTANBUL
Tel: (0212) 292 52 52 - 53 Faks: (0212) 292 32 33
İnternet : http://www.sodev.org.tr * e-mail : info@sodev.org.tr